26 Mart 2014 Çarşamba

Erken Kaybedenler- Emrah Serbes





Emrah Serbes üstüne yazılacak çok şey var aslında. 
Kendisi bir dönem Behsat Ç.'nin yazarlığını yapmış, yazım dili oldukça güçlü bir isim. Ancak şimdilik bu kadarıyla söz etmekle yetinip, Erken Kaybedenler' den bahsedeceğiz. 






"Erken Kaybedenler" bir hikaye kitabı. 

Yazar diğer eserlerinde olduğu gibi bu kitapta da gayet yerinde ve güzel cümleler eşliğinde işliyor hikayelerini. 
Kimi zaman  8, kimi zaman 11 yaşında olan küçük bir adamın gözlerinden gösteriyor dünyayı.
Eserin çoğu yerinde, "hiç bu açıdan bakmamıştım" dedirten cümleler kuruluyor.
Okuyucuyu yormayan, sıkmayan, akıcı bir üslubu var Emrah Serbes' in. Bir hikaye bittikten sonra diğerine başlamak için sabırsızlanıyorsunuz. 

Bir, ya da iki günde bitebilecek bir kitap.
Bana kalırsa tüm erkek ve bayan arkadaşlarım okumalı.

Bir dost. :)

21 Mart 2014 Cuma

"Sabah Uykum - Ahmet Batman" üzerine...





Sabah Uykum.
Aaaah, ah!
Bu kitabın adına bayılıyorum!


Ahmet Batman' ın "Soğuk Kahve" den sonraki kitabı. Kitaplığımdaki "özel kitaplar" bölümündeki yerini çoktan aldı bile!
Yine, bir kaç saatlik mesai ile bir günde, tabiri caizse nefes almadan okuduğum bir kitap bu. Şöyle de diyebilirim aslında, her yeni sayfasında farklı bir ruh haline büründüğünüzden soluğunuzu başka başka alıp veriyorsunuz bu kitabı okurken.(Nası' da enteresan bir cümle oldu bu böyle :) ) 

Bir sayfada ağlamaklı olup, diğer sayfasına tebessüm ile başlıyorsunuz.
Genel anlamda melankolik bir kitap.
Toplamda 220 sayfa, ama alışıla geldiği üzere her sayfası yazılarla dolu değil. Şöyle ki, bazı sayfalarında sadece bir cümle bulunurken, bazı sayfaları 5-10 satırlık cümleler topluluğu, bazı sayfaları ise yazı ile dolu olabiliyor.

Kitabın geneli aşk üzerine. Terkedilmek, sonrasında çekilen acılar, yaşama yeniden ama O' nsuz adapte olabilme durumları, vesaire.

Şimdi sizlerle kitaptan beğendiğim bazı yazıları paylaşıyorum.




- "Aşk öyle bir şey ki; binlerce ağır cümle ile gidemiyorsun ama, bir lafı ile kapısına koşuyorsun."

- "Unutmadan bir de sensizlik kaldı bende. Sen kimde kaldın?"

- "Git dedi. Ağır attım adımlarımı, kapıya yaklaşırken ona uzaklaşmak sanki dünyadaki tek derdimdi."


- "Yerine koyamadıklarımızın gitmesi koyar sadece."

- "İnsan yeteneklidir; Hiç olmayacak biri için bütün hayatını mahvedebilir."


- "Belki sen benim değilsin ama, ben sende ölecek kadar senindim."

- "Sen benim canımın yandığı yerdesin ama orada bile bana mutluluk veriyorsun."

- "İşin özü, güvenebildiğin kadar seversin, ama sevdiğin kadar güvenemezsin!"

- "Senden sonra çalmadı telefonum, ve gelen mesajlarda adın yoktu. Şimdi diyorsun ki canın yanıyor mu? Yanacak bir canım kalmadı. Gel küllerimi süpür."

- "Aşk artık benim için, içinde sen olan hayallerimi başkasının yaşaması..."


- "Ben sana gelirken kendimden vazgeçmeye razıyım da, sen beni sevmek için neye razısın? Ben ben olup sana gelirken, sen kim olup benden kaçıyorsun? "

-"İçinde biri varken başkasında kendini göremezsin! Gece olmuş, gündüz olmuş fark etmez."

- "İlla yarım kalacaksak, yarım sende kalsın."


- "Belki bir şarkının notaları olarak doğduk. Seni şarkının sonunda beni şarkının nakarat kısmına koydular belki... Dillerde hep ben dolaştım ama sonum hep sen oldun. Bitmeseydin iyiydi, lakin mümkün değildi."

- "Seven bir adam dünyadaki en yakışıklı adamdır, ve hiçbir zaman seven kadından daha güzelini bulamazsınız. Hayat çok seveceğiniz birini aramakla bulmak arasında gelip giden bir süreç ve bizim yapabileceğimiz en güzel şey doyasıya sevmek. Sabah uykusu kadar sevebileceği biri lazım insana. Sen gibi, senin gibi, sana benzeyen."


- "Ben aslında sana bizi anlatmak isterdim, yani tamamlanmayan bir biz ne kadar anlatılırsa o kadar işte. Dün gece izlediğim filmin yarısında kaldım oysa film çok güzeldi ama alışmışım her şeyin yarısında kalmaya. Sen de çok güzeldin. En yarım halinle bile çok güzeldin."



Vesaireee, vesaire... Demem o ki güzel kitap, aşk acısı çekenler için bilhassa. 

Ama unuttuğunuz bir acı varsa kalbinizde, okuyarak yeniden deşmeye gerek yok bana kalırsa.
"Yok ben etkilenmem" diyenlereyse tavsiyemdir.


Hoşçakalın.

bir dost :)

20 Mart 2014 Perşembe

Bugünkü konuğum "Pucca" - Pucca'nın Günlüğü kitabı üzerine

Merhabalar yeniden! :)



Bugünkü konuğum "dizüstü edebiyat" serisinden 1 numaralı Pucca Günlük. Bana Bridget Jones' un günlüğünü hatırlatıyor bu kitap. Onun gibi günlük-hikaye formatında yazılmış olmasından sanırım.

Edebi açıdan haz almaya bakanlar için önerebileceğimi söyleyemem, ancak kitap okumaktan hoşlanmayan veya çok sayfalı kitapları okumaktan sıkılan bayan arkadaşlara bir numaralı tavsiyemdir. "Bayan Arkadaşlar" diye özellikle belirtiyorum, çünkü erkek arkadaşların ilgisini pek de çekebileceğini düşünmüyorum. (Okuyanlar fikrime katılacak :) )


Toplamda 357 sayfa. 

Okuma hızınıza bağlı olarak bir veya maksimum üç günde bitirebileceğiniz bir kitap. 

Bu kitabı sıkılmadan, heyecanla, çoğu sayfasında sırıtık bir yüz ifadesi ile okuyor olacaksınız. 
Okurken, kendinizi adeta olayların içinde buluyorsunuz ve her sayfayı "Oha!, Bakalım şimdi ne olacak?!" diye düşünerek çeviriyorsunuz. 
Kitap bittikten sonra Pucca' yı merak edip internette aratacak, kitabın devamı olan günlükleri hemen edinmek isteyeceksiniz.

Tavsiyemdir.

bir dost :)










Muhteşem Gatsby! (Film)



The Great Gatsby. Türkçe adıyla, "Muhteşem Gatsby". Konu başlığı olarak yazarken parantezde "film"diye belirtme gereği duydum çünkü kitaptan uyarlanan bir film. (F. Scott Fitzgerald)  




2013 yapımı bir Amerikan filmi. Bir 'drama' ve 'romantik' harmanı olan bu film, gerek kurgu, gerek görsel, ve gerek oyunculuklar olarak izleyiciyi oldukça tatmin ediyor. Film başrollerini Leonardo DiCaprio, Tobey Maguire (örümcek adam serisinden hatırlarız kendilerini), Carey Mulligan üstleniyor.

E' tabi oyunculardan ve oyunculuklardan bahsetmişken, filmin başrol oyuncusu olan Leonardo Dicaprio' dan da bahsetmesek olmaz.
 :)



Filmde; genç, zengin ve yakışıklı bir centilmen rolünü üstlenmiş. Bu 'rolü üstlenmiş' sözü biraz bayağı kaldı, çünkü adam rol yapmıyor, siz gerçekte de öyle biri olduğuna (en azından Leonardo' nun gerçekte de öyle olduğuna) inanıyorsunuz.




Hikaye 1922 yazında Newyork ve Long Island' da geçiyor, ve ölümsüz bir aşkı konu alıyor. Film 1920' lerin ekonomik durumunu yansıtmakla beraber, yine filmde 1. Dünya Savaşı sırasındaki Amerika' yı görüyorsunuz. Ekonomik durum demişken, filmin bir sahnesinde kahramanlarımız benzin almaya gidiyor, ve 3 Amerikan Dolarına(!) neredeyse tüm depoyu full' lüyorlar. Filmde, bunun gibi bir çok enteresan değişimi görebilir dikkatli bir izleyici. 

Filmin 2 Oscar' ı bulunmakta. imdb puanı ise 7,4 . Ben de bu puana katılmakla birlikte filmdeki kostümlerden, film görsellerinden ve soundtracks (film müzikleri) 'lerden oldukça etkilenmiş bulunmaktayım. Bir şarkı var mesela, Lana Del Rey' in söylediği "young and beautiful" filmi izledikten sonra her gün dinlediğim parçalar listesine eklendiler kendileri, -ki öncesinde de bu şarkıyı bilmeme rağmen dikkatimi çok da çekmemişti. Bu adresten siz de bir dinler, filmin fragmanını yine bu videoyla izleyebilirsiniz ...

http://www.youtube.com/watch?v=LVHU_YWV3e4

Filmi izlemenizi öneririm. İzlemeye karar verirseniz ise şimdiden iyi seyirler! :)

bir dost :)





Merhabalar! :)

Merhabalar! :)


Bir deyim vardır ya hani dilimizde, "bak cnm (!) sana benden 'dost tavsiyesi'......" diye cümle içinde kullandığımız, hepimiz biliriz. -ki bunu, genellikle söyleriz - dinleriz, işte bu yüzdendir "dost tavsiyesi mi dinlemeye geldiniz?" sormam. Hoşgeldiniz! :)

"Dost Tavsiyesi" adı altında kurduğum blogger' ımın ilk günü bugün.


Burada nelerden mi bahsedeceğiz? 

Filmlerden, kitaplardan, güzel sözlerden, hayatımıza yön verebilecek cümlelerden, yol haritalarından, fotoğraflardan, CD' lerden,  oyunlardan, parfümlerden, makyaj malzemelerinden, seyahatten, giyimden kuşamdan, kısacası hayattan; yani her şeyden! 

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim şimdiden, görüşlerinizi eleştirilerinizi paylaşınız lütfen.

Yolculuğumuz burada başlıyor.

İyi tavsiyeler! ;)


bir dost :)